Geçen yazımız “en kötü ihtimalleri” düşünmekle ilgiliydi. “En iyiye” odaklanabilmek için neler yapmamız gerektiğini ise bir sonraki yazıya bırakmıştık. Yapılması gerekenlerin bir bölümü için son dönemin modasına uyup Thomas Piketty’ye, Joseph Stiglitz’e filan atıfta bulunacağım, ama o bölümü de daha sonraya erteleyip “yapılmayanlar”dan söz etmek istiyorum. İstiyorum, çünkü bu hafta içinde Türkiye’nin iki büyük sanayi odasından arka arkaya gelen açıklamalar, koskoca bir ülkenin zamanı nasıl kötü kullanıp, ayağına gelen fırsatları nasıl teptiğinin ve bugünü kurtarmak adına kendini nasıl fakirliğe mahkûm ettiğinin en açık göstergesi.