Televizyon kanalları uzun bir süredir “aşk”la reyting alıyor!..
ATV’nin Aliye’si, Kanal D’nin Ihlamurlar Altında ve Hırsız-Polis’i, yayın günlerinde yüz binleri ekranlara kilitlemeyi başarabiliyor. Çünkü hepimizin ortak duygusu bu; kendimiz değilsek bile bir aşka tanık olmaya, bir aşk öyküsünü izlemeye bayılıyoruz. Aylardır hepsinde kah heyecan, kah umut, kah umutsuzluk, hayal kırıklığı ve gözyaşıyla dolu büyük büyük aşkları izliyoruz… Sonuç ne? Ne doktor Deniz Aliye’ye, ne Yılmaz Elif’e, ne da komiser Çınar Mavi’ye kavuşabiliyor. Bizler de her kavuşamama durumundan sonra tekrar ve aynı heyecanla onların aşkını izlemeye devam ediyoruz. Neden mi? Çünkü seversin, kavuşamazsan aşk olur!..
İyi de; Aliye’nin kızının kalbi durduğunda doktor Deniz neredeydi, Komiser Çınar Mavi’yi hırsızlıkla suçlayıp Aksak’tan deli gibi kıskanırken Mavi’nin yoksulluk ve yoksunluğunu ne kadar anlayabildi, Yılmaz Elif’e olan nefreti nedeniyle başta Filiz olmak üzere kaç kişinin canını yaktı. Elbette hiç düşünmediler. Çünkü aşık olan kendisine tek kişilik bir hayal alemi kurar; kendisine göre sever, kendisine göre anlar, kendisine göre davranır. Garip bir şekilde aşık olduğu kişinin gönlünden ya da kafasından geçenleri hiç mi hiç merak etmez, zaten bu yüzden de bilmez. Aşk böyle bir duygudur işte; hain ve yalan!
Bu aşk meselesi özel hayatlarımızla da sınırlı değil. Hepimiz müşterilerimiz için çalışıyoruz, müşteri odaklıyız, ne yapıyorsak onlar için yapıyoruz, biz onlarsız yaşayamayız, biz onlara aşığız!
“Yaptırdığımız promosyonu alınca müşterinin kesin şapkası uçacak”, “kampanyamız müşterinin acayip satın alma dürtüsünü tahrik edecek”, “dibi düşecek”, “delirecek”, “ona ne kadar değer verdiğimizi anlayacak” tarzı aşk cümleleri uçuşuyor havada…
Peki tüm bu yaptıklarımız sonucu müşterilerimiz bizi seviyor mu, gerçekten bizi tercih ediyor mu, gerçekten mutlu oluyor mu… Efendim? hayır mı, satışlar artmadı mı, rekabet avantajınız oluşmadı mı, müşteri sizi algılamamış mı. Yazık! Demiştim ama, aşk yalan bir duygu diye. Ama size bir yol göstereyim neden aşkı bir kenara bırakıp müşterilerinizi sevmeyi denemiyorsunuz. Bu aşık olmaktan daha zor, ama daha güçlü bir duygudur. Emek ister, empati ister, sabır ister, hoşgörü ister, dünyaya sevdiğinin gözünden bakabilmeyi ister. Ama bunlar yapılabiliyorsanız, kesinlikle sevdiğiniz de sizi sever.
Bir kez şunu denemeye çalışın; müşterilerinizle konuşun, onların ne istediğini ve ne hissettiğini anlamaya çalışın ve onların istediği şeyi yapın; onların istediği ürünü, istediği ambalajı, istediği kampanyayı… Göreceksiniz sevgi sizi ödüllendirecek.
Evet sevgili dostlar ne yapıyor muşuz? Aşka paydos, sevgiye devam…