Bu günlerde yeni yeni ortaya çıkan bir kavram nöromarketing… Davranışsal pazarlama anlamına gelen nöromarketing, tüketicilerin satın alma kararlarının altında yatan beyinsel işlevleri inceleyen bir alan. Beynin karar verme işlemlerini nasıl yaptığını, nelerden etkilendiğini, renklerin, paket tasarımlarının tüketici tarafından nasıl algılandığını daha iyi anlamamızı sağlıyor.
İçgüdüsel olarak tepki verme süremiz yaklaşık 3 saniye. Bu kadar kısa bir zaman diliminde beynimiz görsel olarak ürünü algılar ve karar mekanizması harekete geçer. Görsel olan unsurlar yazılı unsurlara göre beynimiz tarafından 60 bin kat daha hızlı algılanır ve işlenir. Algılayamayacağımız kadar hızlı gelişen olaylar bile bu harika mekanizma tarafından farkedilir ve bilinçaltına aktarılır.
1957 yılında New York’ta bir pazar araştırmacısı basın toplantısı düzenler. Sinema filmlerinin oynadığı sırada, aranın birkaç dakika öncesinde ekrana “Coca-Cola için” ve “Patlamış mısır” yazıları bilinçli olarak algılanamayacak hızda yansıtılıyordu. Bu sayede insanların bilinçaltına işlediğini düşünen James Vicary, stratejiyi uyguladığı süre boyunca patlamış mısır satışlarının %18.1, Coca-Cola satışlarının ise %57.7 arttığını ileri sürdü. İşte bu bilinçaltı pazarlamaydı.
Satın alma kararlarımızı etkileyen bir diğer unsur ise renkler. Bilimsel araştırmalar sonucunda farklı renklerin beyinde farklı bölgeleri etkilediği kanıtlandı. Örneğin kırmızı rengin insanlarda iştah açtığını, ani karar verme dürtüsü yarattığını, bu nedenle de fast-food markalarının bu renge yöneldiği ileri sürülüyor. Coca-Cola ve McDonald’s gibi.
Mavi rengin ise insanlarda olgunluk ve güven hissi uyandırdığı, bu nedenle de Facebook ve Twitter gibi sosyal medya devi şirketler tarafından tercih edildiği görülüyor.
Renklerin yanı sıra bazı seslerin bile karar mekanizmamızda etkisi oluyor. Çoğu fast food markasının isimlerinin ‘’S’’ harfi ile bitmesi tesadüf olmamalı. Yapılan araştırmalara göre ‘’S’’ sesinin iştah açtığı ve yemeği çağrıştırdığı düşünülüyor. Starbucks, Little Ceaser’s, Mc Donald’s, Dominos, Pringles, Arby’s gibi daha birçok örnek verilebilir.
Günümüzün yüksek rekabet koşullarında şirketlerin hatta ürün satmak isteyen herkesin, bilinçaltına olan pazarlama yolculuğuna çıkması ve bunları da göz önünde bulundurması gerekir. Geleneksel pazarlama teknikleriyle beraber bu gibi gelişmiş stratejilerin de kullanılması, ürünlerini tüketicilerle buluşturma konusunda sorun yaşayan iş sahiplerini muhakkak ki rahatlatacaktır.