Çoğu zaman kültür ve pazarlamanın bir arada kullanılabilen iki terim olduğuna inanmakta zorlanıyoruz. Ancak, müzelerin, tiyatro oyunlarının, şovların, akla gelebilecek her sanat eserinin veya sanat merkezinin kendini tanıtmaya, ilerlemeye ihtiyacı olduğu düşünüldüğünde bu iki terimi yan yana kullanmak kaçınılmaz oluyor.
Pazarlamanın, ürünleri insanlarla buluşturma amacı güden bir disiplin olduğu düşünülürse, kültür ve sanat ürünlerinin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacağını da kabul etmek gerekir. Pazarlama insanların sanata para ödemesini ve eserin değerini bulmasını sağlamak açısından önemlidir. Bu nedenle günümüzde kar mantığı olsun veya olmasın Kültür kurumları daha geniş bir kitleye ulaşmak, en önemlisi sanatı kitlelere daha yaratıcı şekillerde pazarlamak için mobil uygulamaları dijitalize etme ve kullanma yolunu tercih etmeye başladı. Bu amaçla kullanılan uygulamalardan en önemli bir kaçını aşağıda bulabilirsiniz:
Geocaching
Bu inanılmaz uygulama aslında modern bir define avı oyunu. Tamamen teknoloji üzerine kurulu. Tüm dünyada 200’den fazla ülkede 6 milyonun üzerinde kişi tarafından oynanıyor. Katılımcılar akıllı telefonlar gibi GPS (Global Positioning System) kullanarak paylaşılan ipuçlarını takip ediyor ve “cache” olarak ifade edilen hazinelere (kutulara) ulaşıyor. Hazineler katılımcılar tarafından dünyanın çeşitli yerlerine yerleştiriliyor ve koordinatları sisteme ekleniyor. Sitesinde “eğer saklarsanız gelecekler” sloganı yer alıyor ve “Geocaching” in bir pazarlama aracı olarak kullanımı tam da bu noktada başlıyor. Ülkemizde uygulama yeni yeni yaygınlaşırken, dünyada
Geocaching topluluğuna yönelik pazarlama etkinlik ve programları hızla artıyor. Örneğin, Fransa’da Aisne bölgesinde bu uygulama bölgede özellikle turizmi geliştirmek ve insanların bölgenin nefes kesen manzaralarını keşfetmelerini sağlamak için kullanılıyor. Ya da yeni açılan bir sanat galerisi kendini tanıtmak için mekan içine veya yakınına bir kutu saklıyor ve koordinatlarını Geocaching resmi web sitesine kaydediyor. İnsanları galeriye ve eserlere çekiyor. Dünyada bu uygulamaya dayalı, özellikle kültür ve sanat içerikli pek çok proje üretiliyor ve hayata geçiriliyor.
Bu uygulama, adından da anlaşılacağı üzere, heykellere ses vermek için kullanılıyor. BBC, Amazon ve İngiliz Kütüphanesi tarafından desteklenen uygulama, Londra, Manchester ve Chicago şehirlerinde bulunan heykelleri ünlü aktörlerin ve yazarların sesleriyle canlandırıyor. Örneğin, ziyaretçi Chicago’da bir heykele yaklaşıyor, üzerinde yer alan QR Kodu buluyor ve akıllı telefonundan okutuyor ya da tarayıcısına etikette yazan adresi kopyalıyor. Heykel, diyelim ki Abe Lincoln, ziyaretçiyi geri arıyor ve kim olduğunu, neler yaptığını, kısacası heykelin tarihçesini, anlatıyor. Drama, mizah ve konum teknolojisi içeren bu projeler hem sanata hem de uygulandığı şehirlere yeni bir soluk getiriyor.
Artifier/Noad
“Artifier” adlı uygulama bir Google Chrome eklentisi. Web sitelerinde sürekli karşımıza çıkan gereksiz reklamları yok ediyor ve bunların yerine yeni nesil genç ressamların yağlı boya tablolarından kesitler gösteriyor. Sürekli yeni eserler sunan ve Mouse ile resmin üzerine gelindiğinde eserin ve sahibinin adını gösteren bu uygulama Chrome Web Store’dan indirilebiliyor.
Artifier’ın çok daha üst bir modeli olan “Noad” büyük şehirlerdeki reklam panolarında görülen görselleri mobil cihazlar vasıtasıyla gerçek zamanlı olarak bir sanat eseri ile değiştirmek için arttırılmış gerçeklik teknolojisini kullanıyor.
Cinemacity
Kültür ve sanat alanında programlar sunan Fransız-Alman yapımı bir televizyon kanalı olan ARTE ve Small Bang Stüdyoları tarafından oluşturulan “Cinemacity” uygulaması kullanıcıların sinema sahnelerini kullanarak şehirleri keşfetmelerine fırsat veriyor. Uygulamanın kullanıldığı ilk şehir Paris. Uygulama bir Paris şehir haritası üzerinde, Paris’te çekilen film sahnelerini noktalar halinde gösteriyor. Yani film sahnelerini coğrafi olarak konumlandırıyor. Kullanıcıya filmleri çekildiği yıla, bölgeye, filmin yönetmenine göre filtreleme imkanı sunuyor. Örneğin, kullanıcı Amelie filminden bir sahne aracılığı ile Montmartre’ı ziyaret edebiliyor. Uygulama, turistlerin, gezginlerin, meraklıların dünyanın en çok film çekilen şehirlerinden birini, sadece turistik veya tarihi bölgeleri gezerek değil, çok daha yaratıcı bir şekilde keşfetmelerine fırsat veriyor. Bu ilginç uygulama hem Paris severleri hem de film meraklılarını tatmin ediyor.
Kaynak
http://www.statuestorieschicago.com/
http://www.konbini.com/fr/culture/cinemacity-paris-cinema-application/