Son 8-10 yılda internet en ucuz ve en yaygın iletişim aracı haline gelirken, bunu sağlayan teknoloji aynı zamanda bu ortamın hızla kirlenmesine de yol açtı. Ünlü trend sitesi Trendwatching.com, içeriğin ve dolayısıyla “Generation C” (Corntent: içerik)– “İçerik kuşağı” olarak adlandırdığı kuşağın krallığını ilan ederken, interneti dolduran içeriğin kalitesi de gün geçtikçe daha fazla tartışılır oldu. Önümüzdeki dönemde ise “işe yarar” içeriğe bedava erişim döneminin kapanacağı, kullanıcıların elde etmek istedikleri içerik için para vermeye başlayacakları konuşuluyor. Bir başka deyişle, “içeriği bedava verelim reklamdan para kazanalım” dönemi yerine “iyi içerik üretelim, içeriğin satışından para kazanalım” dönemi geliyor.
Geçtiğimiz günlerde İsveç’in Göteborg kentinde düzenlenen Dünya Gazeteler Birliği (WAN) toplantısında konuşan Google’ın Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) Başkanı Nikesh Arora’ya göre web ekonomisi de tıpkı basılı yayıncılık ekonomisi gibi gelişecek, yani insanlar internetteki içerik için para ödemek durumunda kalacaklar.
The New York Times gazetesinden Guncel.net‘in aktardığı habere göre Arora, kendisini dinleyenlere “Web’teki iş modeli bugünkü iş modelinden farklı olacak” diyerek bugünkü durumun ileride değişeceğinin sinyallerini verdi. Arora’nın konuşmasında dikkat çeken fikirler şunlardı:
– Şu anki mevcut durumda kitlesel bilgi ve haberler çok yoğun bir şekilde web ortamına aktığı için, bir yandan içeriğin fiyat ve kalitesi düşerken medya kuruluşları da ilan geliri yoluyla daha fazla gelir elde edebilmek adına daha fazla okuyucu ve izleyiciye ihtiyaç duyuyorlar. Arora, açıkça söylemese de anlattıklarından anlaşıldığı kadarıyla yakın gelecekte internet içeriğinde ister istemez bir elenme süreci yaşanacak ve gelir getirmeyen içerik artık net ortamında kendine yer bulamayacak.
– Blog sitelerinin ve blog tipi içeriğin çokluğuna da değinen Arora bu durumun da bu şekilde devam etmesinin pek mantıklı olmayacağını belirtiyor. Muhtemelen tıpkı popstar yarışmaları gibi bir durum yaşanacak. Giderek elenen ve sayıları azalan bloglardan geriye pek azı kalacak. Onlar da en fazla ilgi çeken bloglar olacak.
– Gazeteler giderek internet ortamına bağımlı hale gelecek. Bugün için günde 1.3 milyar insan internete bağlanıyor ama yakın gelecekte bu rakamın 3 milyara çıkmasını bekleyebiliriz. Bu, ürettiğiniz içeriği çevrimiçi ortamda dağıtmak için giderek büyüyen bir fırsat anlamına geliyor.
– Ama gazeteleri bekleyen asıl sorun, “paketin parçalara ayrılması” olacak. Bugün ortalama bir gazetede spor sayfaları, sanat sayfaları, politika sayfaları, ekonomi sayfaları, teknoloji sayfaları vb gibi bölümler var ve bunlar adına “gazete” denen bütünün içinde yer alıyorlar. Oysa çevrimiçi yayıncılığın geleceği bu olmayacak. Bugün için bir internet kullanıcısı spor sayfası veya teknoloji sayfası için sizin gazetenizin web sitesine gelmişse, diğer bölümlerle ilgilenmeden, ‘ilgilendiği konunun uzmanı’ olan diğer siteleri ziyaret ediyor. O halde gazetelerin ‘el attığı her konuda uzman olmak’ gibi bir misyonu olacak. Bu da zorlu bir sınav.
Arora internet ortamında medya yayıncılığının getirdiği bir diğer zorluğa da şöyle dikkat çekiyor: “Gazetelerin güven ve inanılırlık gibi unsurlardan oluşan bir marka değerleri var. Bugünkü okurlar kendilerine bir şeylerin anlatılmasından ziyade kendileri de ‘fikir oluşumuna’ katkıda bulunmak istiyorlar. Böylesi bir ortamda medya kuruluşlarının kendi marka imajını yani inanılırlık ve güvenilirliklerini korumaları da oldukça zor olacak gibi görünüyor.”
Arora’nın görüşlerine göre geleneksel medyanın da yeni medyanın da işi hayli zor. Ama ikisinin de yolu birleşecek gibi görünüyor. Yani internette yine her aradığınızı bulacağınız, ama aradığınız şeyleri saatlerce çöplerin içinden ayaklamak zorunda kalmayacağınız ortamlar kazanacak. İkinci olarak, birbirinin tekrarı veya çiğnenmiş yazıları soğumuş yemek gibi önünüze sunmayan, aksine, taze ve orijinal içeriği üretebilen size haber ve fikir verebilen ortamlar kazanacak. Üçüncü olarak kanaat önderlerinin, trendsetter’ların veya toplumda fikrine önem verilen insanların varlığı yine sürecek, bunların bulunduğu ortamlar yine kazanacak. Son olarak kullanıcının da işin içinde olduğu, ama aynı zamanda editoryal yönü ve kontrolü yüksek kalitede olan ortamlar kazanacak.
Önümüzdeki günlerde içeriğin değersizleştiği ve alabildiğine kopyalandığı şimdiki kuralların, yerini “değerli içerik kazanır”a bıraktığını göreceğiz. “İçerik sağlama” konusuna yalnızca medya kuruluşlarının değil, şirketlerin ve her alandaki sivil toplum kuruluşlarının da hazır olması gerekiyor.
İçerik Sağlama konusunda daha fazla bilgi için
www.editorler.com – İçerik sağlama merkezini ziyaret edebilirsiniz.