Yaymaya değer fikirleri paylaşma amacıyla kurulmuş küresel konferanslar serisi TED’i sanırım artık duymayan kalmamıştır. İlki 1984’te düzenlenen ve son yıllarda binlerce izleyicinin katılımıyla her yıl gerçekleştirilen TED konferanslarını TED.com adresinden pek çoğunuz Türkçe altyazılı olarak izliyordur. Halihazırda Türkiye’nin de içinde bulunduğu değişik ülkelerde, değişik tematik versiyonlarıyla gerçekleştirilen TED konferansları, çok değişik işkollarındaki insanlar için gerçek bir ilham kaynağı.
1996’da İngiliz gazeteci Chris Anderson tarafından kurulan Sapling Vakfı’nın sahibi olduğu TED Konferansları, dünyaca ünlü girişimcileri, Nobel ödüllü bilim adamlarını, araştırmacıları, sanatçıları, yazarları, sporcuları kısaca ilham verici bir hikayeye sahip herkesi dünyanın geri kalanıyla buluşturan bir açık kaynak durumunda.
Konferansların kurucusu ve yöneticisi Chris Anderson, geçtiğimiz günlerde Harvard Business Review (HBR) için kaleme aldığı bir makalede mükemmel bir konuşmanın üç temel kuralını anlattı. Ancak Anderson’ın yazısında asıl ilginç nokta, verdiği tavsiyeden çok, bu tavsiyelerin uygulaması için örnek gösterdiği TED konuşmacısıydı. Bu konuşmacı, ne dolar milyarderi bir girişimci, ne Nobel ödüllü bir bilim insanı, ne de olağanüstü başarılara imza atmış bir sporcuydu. Kenya’da milli parkın hemen yakınındaki küçük bir köyde yaşayan Masai kabilesinden, 12 yaşındaki Richard Turere’ydi…
Evet, 12 Yaşındaki Turere’nin hikayesi o denli etkileyiciydi ki, dünyanın en ünlü insanlarının konuşmaları yerine, Anderson onun konuşmasını “İşte etkileyici konuşma böyle yapılır” diye örnek gösteriyordu.
Turere ne mi yapmıştı? Aslında yaptığı çok basit, ama bir o kadar da hayat kurtaran bir buluş…
Başkent Nairobi’de milli parkın hemen dibindeki köylerinde besledikleri büyükbaş hayvanlar, geceleri aslanlar tarafından yeniyordu. Köy sakinleri için son derece değerli olan bu hayvanların öldürülmemesi için, köyün avcıları da toplanıp aslanları öldürüyordu. Masai köylüleri, kendileri için maddi-manevi değeri olan hayvanlarını kaybederken milli park da değerli aslanlarından oluyordu.Richard, her Masaili erkek çocuk gibi, babasının hayvanlarına göz kulak olmakla görevliydi, ama aslanlarla da bir türlü başa çıkamıyordu. Uzun uzun düşündü, taşındı ve birkaç başarısız denemeden sonra aslanları inekleri yemekten neyin vazgeçireceğini buldu.
Eski bir araba aküsü, bir güneş pili ve çitin etrafına yerleştirdiği projektörler sayesinde geceleri hareket eden bir ışık etkisi yaratarak aslanları hayvanlarından uzak tutmayı başardı. Richard’ın bu buluşu sayesinde, artık ineklerin yenmediğini gören büyükannesi aynı sistemi kurdurdu, daha sonra tüm komşular ve komşu köyler…
12 yaşındaki Richard Turere sayesinde bugün Kenya’nın dört bir yanında inekler aslanlara yem olmadan, aslanlar da köyün avcılarına hedef olmadan yaşayabiliyor. Richard’a ne mi oldu? O da Kenya’’nın en iyi okulundan burs aldı ve halen öğrenimine devam ediyor.
Chris Anderson, Mart 2013’te Richard’ın TED konferansında gerçekleştirdiği konuşmanın hikayesini anlatırken, son derece utangaç ve kötü İngilizcesi olan bir çocuktan söz ediyor. Ancak sonra oturup konuşmanın çerçevesini birlikte hazırlıyorlar ve Richard’ın konuşma için hazırlanmasını sağlıyorlar.
Sonuç mu? Sonuçta Richard Turere, sahneyi ayakta alkışlanan bir TED konuşmacısı olarak terk ediyor ve 30 yılda binlerce konuşmacıyı dinleyen Chris Anderson, ideal konuşma örneği olarak onun konuşmasını örnek gösteriyor.
Yazıya, iyi konuşmanın püf noktalarından söz ederek başladık belki, ama verilen örnek tavsiyelerin önüne geçti. İyi konuşmanın nasıl olacağından sonra bir ara söz ederiz. Ama Richard’ın hikayesinden çıkarmamız gereken asıl sonuç elbette daha önemli. İnsanlığa, doğaya, dünyaya bir fayda sağlamak için yaş, zenginlik, eğitim, para, büyük olanaklar veya başka şeyler gerekmiyor aslında. Yalnızca bir şeyi dert edinmek, niyet etmek, kafa yormak ve düşünmek çoğu zaman sonuç veriyor, yeter ki gerçekten isteyelim…