Başarılı işletmelerin sırrı iyi bir pazarlama stratejisinden geçer. Öncelikle pazarlama stratejisinin ne olduğunu anlamak gerekir. Tanımlayacak olursak; bir şirketin sınırlı kaynaklarını, satışlarını artırmayı hedefler ve böylece rakiplerinin önüne geçerek, rekabet avantajı elde etmek için en iyi fırsatlara odaklanmasını sağlar.
Hitap edeceğiniz kitle kim?
Öncelikle hitap edeceğiniz kitleyi belirleyip, belirli bir taktik geliştirmeniz gerekir. Dünya değişiyor ve sizin de hedef kitlenin ne istediğini yanlış anlamadan mevcut metotlarınızı değiştirmeniz gerekiyor. Müşterinizi belli bir kitleyle sınırlandırdığınız için bu disiplini uygulamak zaman alabilir. Değiştirdim deyip yine de bu stratejiniz yeterince hedef kitle tarafından arzulanmıyorsa, aslında müşterinizin ne istediğini tam olarak anlayamadığınız anlamına gelir. Örneğin Citibank, Disney gibi kuruluşlar hedef kitlelerini daha iyi anlamak için eski tutumlarını değiştirmiş durumda. Şimdi daha farklı psikoloji, sosyoloji, antropoloji ve müzikoloji gibi farklı bilim dallarına odaklandılar. Böylece zihnin, beynin, vücudun yapısını anlamaya çalıştılar. Hatta bazı müdürler, uzmanlar ihraç ediyor. Bu sayede tüketicinin gözünden yeni değerler yaratıyorlar.
Markanızı nasıl konumlandırıyorsunuz?
Bu taktik daha çok müşterinizin sizi nasıl algıladığı, onun zihninde sizin nasıl bir yere sahip olduğunuz ile ilgili bir durum. Müşteriye sadece bir ürün pazarlamıyorsunuz. Müşterinin yaşantısını, hayattaki değerlerini ona veriyorsunuz. Nasıl müzik gruplarının fanları varsa, ürünlerinizin de aynı şekilde fanları oluşmaya başlar. Örneğin Nike markasını ele alalım. Nike önceden ünlü kişileri pazarlamasında kullanırdı ve bu ulaşılmazlık anlamına gelirdi. Bu dönem Nike’ ta son buldu ve yeni stratejisi “ sınır tanımayanlara” seslenmeye başladılar. Böylece hedef kitlesinin güçlü, kendinden emin insanlar olmasını amaçlıyorlar. Bu örnekte de olduğu gibi çoğu marka artık yeni bir satın alma davranışı sergiliyor.
Verimlilik
İnsan, işletmelerde en önemli üretim faktörü. Masrafları azaltarak israfı önleyebilmek, çalışanların motivasyonunu artırabilmek, satışı ve karlılığı sürekli olarak yükseltebilmek, pazardaki işletmelerden daha üstün nitelikli mal ve hizmet üretmek, teknoloji açısından sektörün lideri konumuna gelebilmek, işletmenin imajını güçlendirebilmek, işletmenin temel amaçları. Bu amaçları gerçekleştirmek istiyorsanız iş gücünüzü verimli hale getirmelisiniz. İşletmenizin ne ölçüde üretken ve etkili olacağı çalışanlarınızın verimliliğine bağlı. Örneğin, siz çalışanlarınızın motivasyonunu karşılamazsanız çalışanlarınız da belli bir noktaya kadar size bağlı kalacak. Hatta artık yeni nesil, iş yerlerinde kendine zaman ayırabilecekleri ortamlar istiyor. 1 saatliğine de olsa çalışanlarınızın motivasyonu için onlara zaman verin.
Kiminle rekabet ediyorsunuz?
Bu durumu rakip firma örneği üzerinden açıklayalım. Rekabet ettiğiniz işletmenin teknolojisini, insan kaynaklarını, hatta çalışanlarını nasıl motive ettiğine bakmalısınız. Rakip firmalarınızın tüm işleyişini incelemeli bu sayede kendinizi geliştirmelisiniz. Ne kadar strateji geliştirirseniz, pazar alanınız o kadar büyür.
Neden müşterileriniz için farklısınız?
Rekabet stratejinizden sonra neden müşterileriniz için farklı ve iyi olduğunuza dair bir rapor hazırlayın ama bu durumu da karışık bir şekilde sunmayın. Müşterinizin istediği hızsa, bunu karmaşık hale getirmeden sadece hız için kendinizi konumlandırın. Örneğin, amerikadaniste.com sizin yerinize Amerika’ dan almak istediğiniz ürünleri hızlı ve gümrüğe takılmadan size ulaştırıyor. Siz de markanızı konumlandırırken belli temel özelliklerinizi ön plana alıp, özellikle bu değerlerinize bağlı kalacak bir stratejiye odaklanın.
Sonuç olarak başarılı bir işletme sahibi olmak istiyorsanız bu stratejileri değerlerinize uygun hale getirdiğinizde şirketinizin pazar alanı genişleyecek. Bir alıntı ile sonlandıracak olursak, “ Müşterilerinizi elde tutmanın en iyi yolu, onlara daha az karşılığında daha çoğu nasıl vereceğinizi sürekli olarak araştırmak” Jack Welch