Markasını veri gizliliği üzerine inşa eden Apple, bu hafta davacıların iPhone’larının Siri sesli asistanının kendilerini reklamlarla hedeflemek amacıyla konuşmalarını dinlediğini iddia ettikleri bir toplu davayı çözüme kavuşturdu.
Apple, beş yıllık yasal mücadelenin ardından davayı çözmek için (ön anlaşma kapsamında) 95 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Dava, kullanıcıların iletişimlerinin Apple tarafından ele geçirildiği veya kullanıcı rızası olmadan üçüncü taraflarla paylaşıldığını ve bunun Siri’nin istemsiz aktivasyonu sonucunda gerçekleştiğini iddia ediyordu.
Toplu dava, biri reşit olmayan üç ana davacıyı kapsıyor. Davacı avukatları, sınıfın 2014’ten bu yana Siri özellikli cihaz satın almış “on milyonlarca” Apple müşterisini içerebileceğini belirtiyor.
Ana davacılardan ikisi, Air Jordan spor ayakkabıları ve Olive Garden restoranları hakkında doğaçlama konuşmalar yaptıktan kısa süre sonra bu ürünlerle ilgili hedeflenmiş reklamlar gördüklerini iddia etti. Reuters’e göre, bir diğer kişi ise doktoruyla yaptığı özel bir görüşmenin ardından cerrahi bir tedavi için reklamlarla karşılaştığını söyledi.
Apple, herhangi bir yanlış yaptığını kabul etmeden davayı çözdü. Ancak bu çözüm, şirketin tamamen masum olmadığı olasılığını açık bırakıyor ve Apple’ın genellikle müşteri veri gizliliği haklarını savunmadaki kararlı tutumunun gerisinde kalıyor. Ayrıca, telefonlarımızın gerçekten konuşmalarımızı dinlediği ve belirli ürünlere ilgi gösterebilecek ifadeleri aradığı yönündeki yaygın tüketici şüphesine de bir ölçüde haklılık kazandırıyor.
Bu inanç o kadar yaygın ki, Mark Zuckerberg’e 2018’deki Kongre oturumunda defalarca Facebook’un kullanıcıları telefonları üzerinden dinleyip dinlemediği soruldu. Zuckerberg bunu reddetti. Hiçbir büyük teknoloji şirketi, böylesine büyük bir gizlilik ihlali anlamına gelecek bu sınırı aşmış değil.
Ancak bu fikir tamamen gündeme gelmemiş de değil: 404 Media’ya göre, Cox Media Group’tan pazarlama uzmanları, geçen yıl reklamverenlere, müşterilerin akıllı telefonları, akıllı televizyonları ve diğer cihazlarındaki yerleşik mikrofonlar aracılığıyla dinlenebileceğini ve bu yolla hedeflenmiş reklamlar sunmak için veri toplanabileceğini iddia etmişti.
“iPhone dinliyor” anlatısına katkıda bulunan bir diğer unsur, reklam teknolojisi endüstrisinin hedefleme yöntemlerinde ne kadar ileri gittiğinin tam olarak anlaşılamamasıdır. Bir tüketici, bir reklamın telefonda görünmesinin sözlü bir yorumu tetiklediğini düşünebilir; oysa aslında başka bir cihazda (örneğin bir dizüstü bilgisayarda ilgili bir YouTube videosu izleyerek) ürünle ilgili ilgi gösterdiği bir durum söz konusu olabilir.
Reklam teknolojisi firmaları, bir kullanıcıyı cihazlar ve iletişim ağları üzerinden takip edebilir ve fiziksel konumumuza (örneğin bir otomobil galerisine yakın olmak) dayanarak ürün ilgisi çıkarımı yapabilir. Dahası, yakın çevremizdeki bir başka kullanıcıya dayanarak da ürün ilgisi tahmini yapabilirler; çünkü bu sistemler, çevremizdeki insanlarla benzer ürün ilgi alanlarına sahip olduğumuzu varsayar.
Kısacası, işler oldukça ürkütücü bir hâle geldi.
Reuters, 95 milyon dolarlık anlaşmanın, Apple’ın yaklaşık dokuz saatlik operasyonel karına denk geldiğini esprili bir şekilde belirtiyor ve Apple’ın son mali yılında 93.74 milyar dolar kazandığını ekliyor. (Google, benzer bir davayı San Jose’deki federal mahkemede savunuyor ve aynı avukatlık firmaları, Apple davasındaki davacılara da temsilcilik yapıyor.)
Apple için, “gizlilik bir insan hakkıdır” hikayesini yıllarca ileriye taşıyan bir şirket olarak, toplu davayı mahkeme dışında çözmek, pek çok kişiye “iPhone dinliyor” inancının en azından bir parça gerçeklik taşıdığı izlenimini verecektir. Bu durum, modern hayatta gizliliğin erozyona uğramasıyla ilgili tüketici kaygılarını körükleyecektir. Ayrıca, komplo teorilerinin her zamankinden daha büyük bir şekilde yayıldığı ve büyük şirketlere karşı güvensizlik ile öfkenin arttığı bir dönemde gerçekleşiyor.
Kaynak: https://www.fastcompany.com