Tüketicilerle olan ilişkimizi yeniden tanımlayacak ve yeniden şekillendirecek bir demografik bozulmaya doğru gidiyoruz.
Dikey eksende yaş ve yatay eksende cinsiyetin yer aldığı bir demografik grafik hayal edin. Geleneksel olarak, dağılımda genç insanın altta sayıca fazla olduğu için kalın ve yaş ilerledikçe sayı azalacağı için tepeye doğru sivrilen bir piramit şeklini alacaktır.
Ancak Batı’da demografik tablomuz Mısır piramidine değil, Londra’daki The Shard’a benziyor: Daha uzun süre daha şişman ve en tepeye kadar daralmıyor. Kısacası, her zamankinden daha fazla yaşlı insanın olduğu bir toplumuz. Yakında torunlardan çok büyükanne ve büyükbabaların olacağı bir dünyada yaşıyoruz.
Teknoloji bakım açığını kapatacak
İnsanlar artık sadece daha uzun yaşamakla kalmayacak. Aynı zamanda 2030 yılına kadar 9,9 milyon doktor, hemşire ve ebe açığıyla birlikte onlara bakacak küresel sağlık çalışanı eksikliğinin olacağı da tahmin ediliyor. Bazı hükümetler, bakıcıların güvence altına alınması gerektiğini bilerek, göçmenlik şartlarını gözden geçirmeye başladı bile. Bu sırada Japonya, robot bakıcılarla deneyler yapmaya başladı. Bu düşünceyi genişleterek, teknoloji devi markaların bu bakım boşluğunu kapatması gerekir.
Google, Amazon ve Apple, dijitalleşen sağlık endüstrisine yapılan yatırımın 2024 yılına kadar 379 milyar dolara ulaşması bekliyor. Geçtiğimiz günlerde, Jeff Bezos, Altos Labs adlı yeni bir “gençleştirme” girişimine yatırım yaptı. Başka bir yerde Google, Fitbit’i satın aldı ve Deep Mind algoritması, ilaç için proteinlerle ilgili zorlukları çözmek için AI kullanımı ile uğraşmakta.
Giyilebilir ürünlerdeki büyümeyle birlikte, tüketicilerin kendi sağlıkları hakkında daha aktif ve düzenli bir rol üstlenmelerini sağlayan teknoloji, sektörü demokratikleştirmeye başladı.
Ancak bir sonraki aşama, organlarımızı optimize etmek, bilişsel işlevlerimizi turbo hızlandırmak ve genetiğimize ince ayar yapmak olabilir. Bedenlerimiz yıpranmaya başladığında onları iyileştirebileceğiz. Gerontolog Aubrey de Gray, önümüzdeki yirmi yıl içinde insanların 2004 yılında ortaya attığı Uzun Ömürden Kaçış Hızına ulaşacağını tahmin ediyor. Bu, ne kadar uzun yaşarsak, yaşam süremizi daha da uzatmak için çığır açan teknolojileri kullanmak için o kadar hayatta olacağımız anlamına geliyor.
Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği görülecek, ancak bunun pazarlamayı nasıl etkileyeceğini görmek için uzun süre beklememiz gerekmeyecek. Endüstrinin yeni bir referans çerçevesine nasıl ihtiyaç duyacağına dair ipuçları şimdiden mevcut.
Pazarlama gençlere daha az odaklanmalı
Muhtemelen daha yaşlı kitleleri hedefleyen birçok pazarlama kampanyasını örnek verebilirsiniz. Ancak, mesajlaşma stratejilerinin yaratıcı yönünü belirleyenler genellikle daha genç, daha hevesli segmentlerdir.
Yaşa göre segmentlere ayırmak isteyen herhangi bir mekanizmadaki onay kutularına göz atalım. Sıklıkla, 16-24, 25-34, 35-44, 45-54 ve sonra 55+ gibi bir ayrım söz konusu. Sanki 55 yaşın üzerindeki herkes, tüm niyet ve amaçlarla, ihtiyaçları ve özlemleri açısından aynı ve ilgisizlik. Sanki yaşlanmaya doğru amansız bir yol çiziyorlarmış gibi. Bu bakış açısı, gelecekte işlemez. Yetişkinlerin daha uzun süre çalışıp daha geç emekli olacakları, ve daha fazla enerji ve nakitle yaşamaya devam edecekleri yıllarda, hayatın sunduğu en iyiyi isteyebilecekleri fikrini kavramamız gerekecek.
Birleşik Krallık’ta Brexit daha yaşlı gruplar tarafından sağlandı. LGBTQ hakları veya Black Lives Matter gibi ilerici nedenlerle ticaret yapan markalar, büyüyen ve etkili muhafazakar bir grupla nasıl bağlantı kurmayı amaçlıyor? Bu yeni bir fenomen mi? Hayır. Yaşlı nesil, genç nesilden sayıca daha fazla olmaya devam ettikçe daha belirgin hale gelecek mi? Evet.
Stratejik Değişim
O halde, bu durumun ürün ve hizmetleri nasıl pazarladığımız konusunda önemli etkileri vardır. Bu derin değişim, eski demografiler arasında daha fazla nüans ve uzmanlaşmayı anlamamızı gerektirecek. Eski nesli, muhafazakar ve hoşgörüsüz olarak genellemekten ziyade kullanışlı rafine gruplara bölmek iyi olur; Kullandığımız mesajı, kullandığımız kanalları, dokunmamız gereken ihtiyaç durumlarını inceleyerek.
İşverenler, kampanyalarında trendlerden faydalanırken gençlere konuşmayı tek çare gören ajanslardan uzak durmalılar. Bunun yerine yaşça büyük grupların ihtiyaçlarını anlayabilen profesyoneller ile çalışmalılar.
Medya stratejileri, planlara daha modern teknolojileri sıkıştırma arzusuyla değil, mevcut ve çok sevilen kanalları daha verimli kullanmanın yollarını bulmalılar. Kampanyaları, onları korkutmak veya dışlamak yerine daha eski grupları dahil etme arzusuyla yönlendirilebilir. Markaların da ürün ve hizmetlerinin eski nesillere çekici gelmesini sağlamak için çalışmaları gerekebilir. Tüketiciler sürekli olarak yeni sürümler isteyecek mi? Modernitenin kaçınılmaz olarak getirdiği yeni inceliklere ve karmaşıklıklara karşı sabırsız olanlar ürünlere erişebilir mi?
Bu demografik değişim ve etkileri, muhtemelen son zamanların en derin bozulmalardan biri olacak.
Vücutlarını korumak için teknolojiyi kullanan, uzun süre sağlıklı kalacak yaşlıların olacağı bir gezegen oluyoruz. Böylece gençlere spor ayakkabı, yaşlılara merdiven asansörü pazarlama günleri sona eriyor olabilir.
KAYNAK: Marketers Should Prepare for the Great Demographic Disruption