Şirketler, iklim değişikliğine hazırlık yapıyor. Kıyı tesislerinin çevresine dalgakıranlar inşa ediyor, depoları sel bölgelerinden taşıyor ve tedarik zincirlerini iklim şoklarına karşı daha dayanıklı hale getiriyorlar. Ancak birçok şirket, iklim değişikliğinin çalışan sağlığı üzerindeki tehditlerini göz ardı ediyor.
Şirketlerin en değerli varlığı olan çalışanları, orman yangınları, aşırı sıcaklar, kasırgalar, seller, yeni ortaya çıkan hastalıklar ve daha fazlasından kaynaklanan fiziksel ve zihinsel sağlık riskleriyle karşı karşıya. Bir tahmine göre, yaşlı olmayan dört çalışandan biri, iklimle ilgili sağlık etkilerine karşı daha yüksek risk altında olan mesleklerde çalışıyor. İklim krizi, aşırı sıcak hava dalgaları sırasında çalışan ölümlerine neden olmuş, orman yangınları sırasında kötü hava kalitesi ve hatta çevre felaketi korkusuyla (ekolojik kaygı) iş gücü bağlılığını azaltmıştır. İklim değişikliğinin etkileri arttıkça çok katmanlı riskler de ortaya çıkıyor. Örneğin, çeşitli çalışmalar, kısa süreli dahi olsa orman yangını dumanına veya aşırı sıcağa maruz kalan çalışanların dikkatini ve genel bilişsel performansını önemli ölçüde kaybettiğini göstermiştir.
Çalışan Sağlığı Üzerindeki Maliyetler
İklim değişikliğinin çalışan sağlığı üzerindeki etkileri devasa boyutta olacak. Sadece sağlıkla ilgili doğrudan maliyetlerin ABD’de yılda 800 milyar doları aştığı tahmin ediliyor. Bu tehdit, kurumsal finansman üzerinde de etkiler yaratacak: astım, zihinsel sağlık ve kronik rahatsızlıklar nedeniyle artan sağlık sigortası maliyetleri, düşen çalışan bağlılığı ve üretkenliği, yaralanma ve sakatlık maliyetleri ve azalan iş gücü erişimi. Örneğin, aşırı sıcaklık gibi iklim olayları, yalnızca ABD’de yılda yaklaşık 2,5 milyar saatlik iş gücü kaybına neden oluyor; küresel ölçekte ise bu rakam 490 milyar saate ulaşıyor.
Ben, bu konuda işletmelerin bakış açısıyla çalışan ve organizasyonlar için en iyi uygulamaları belirleyen az sayıdaki araştırmacıdan biriyim. Kamu ve özel sektörden öğrendiğim dersler, organizasyonların gelecekteki zorluklara hazırlanmalarına yardımcı olacak beş temel önleyici adımı ortaya koyuyor:
1. İklim Değişikliği ve Sağlık Denetimi Yapın
Şirketler, çalışanlarının en savunmasız olduğu noktaları anlamalıdır. İklim değişikliği ve sağlık denetimi, şirketinize ve sektörünüze bağlı olarak değişebilir ancak genel olarak şu adımları içerebilir:
Risk haritalandırması ve kapsamını belirlemek:
Bu haritalandırma, hem fiziksel varlıkların hem de çalışanların sağlık ve güvenlik risklerini değerlendirmelidir. Örneğin, bir şirketin belirli bir bölgede mülkleri ve ekipmanları deniz seviyesinin yükselmesi veya kasırgalar nedeniyle risk altındaysa, o bölgede çalışanlar da sağlık, güvenlik ve barınma tehditleriyle karşı karşıya olabilir.
Riskleri zaman içinde izlemek için araçlar seçmek:
Şirketler, genellikle fiziksel varlıklar için kullanılan iklim risk analiz araçlarını çalışan verilerini içerecek şekilde genişletebilir. Örneğin, çalışanların tutumları, genel sağlık istatistikleri ve bağlılık seviyeleri gibi veriler toplanabilir.
Citigroup, bu yaklaşımın iyi bir örneğini sunuyor. Şirket, hem portföylerini hem de çalışanlarını nasıl etkilediğini anlamak için ısı haritaları kullanıyor ve gelecekteki daha şiddetli iklim olaylarına hazırlık yapmak için bu modeli geliştiriyor.
Daha ince riskleri belirlemek:
İklim değişikliği, finansal tablolarınıza hemen yansımayacak ince sonuçlar doğurabilir. Örneğin, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık gibi kurumsal girişimleri baltalayabilir. İklim değişikliği, dezavantajlı toplulukların yaşadığı mevcut eşitsizlikleri daha da kötüleştirebilir.
2. Erken Uyarı Sistemleri Geliştirin ve Kullanın
İklim değişikliği ve çalışan sağlığı söz konusu olduğunda zamanında bilgi sağlamak çok önemlidir. Örneğin, hava kalitesinin düşeceğine dair bir e-posta veya uygulama bildirimi, astım gibi kronik rahatsızlıkları olanları koruyabilir.
Google, bu tür bir sisteme sahip bir şirkettir. 2020’de CEO Sundar Pichai, çalışanların konumlarını izleyen bir acil durum bildirim sistemi duyurmuştu. Bu sistem, çeşitli sağlık, iklim ve güvenlik riskleriyle karşılaşan çalışanlara rehberlik ve destek sunuyor.
3. Kamu Sektöründen İlham Alın ve İş Birliği Yapın
Kamu sektörü, çalışan sağlığıyla ilgili iklim risklerini belirleme ve azaltma konusunda özel sektörün önündedir. Şirketler, kamu sektöründeki çerçeveleri uyarlayabilir ve bu alanda iş birliği yaparak uzmanlıklarından yararlanabilir.
Örneğin, CDC’nin geliştirdiği İklim Etkilerine Karşı Dayanıklılık Oluşturma (BRACE) çerçevesi, halk sağlığı departmanlarının iklim etkilerini tahmin etmelerine, sağlık sonuçlarını projelendirmelerine ve müdahaleleri uygulamalarına yardımcı oluyor. Bu tür araçlar, kurumsal programlara uyarlanabilir.
UPS ve Delta gibi şirketler, bu tür ortaklıkları örnek alarak çalışan güvenliğini önceliklendiren programlar geliştirmiştir.
4. Zihinsel Sağlığı Göz Ardı Etmeyin
İklim değişikliği kaynaklı psikolojik stres, kurumsal iklim yanıtının önemli bir ayağı olmalıdır. Amerikan Psikoloji Derneği’ne göre, iklimle bağlantılı hava olayları depresyon, anksiyete ve travma sonrası stres bozuklukları gibi sorunlarla ilişkilendiriliyor.
Şirketlerin, çalışanların iklim kaynaklı zihinsel sağlık mücadelelerini kapsamlı bir şekilde ele alması gerekir. Bu, ekolojik kaygıyı genel şirketin zihinsel sağlık çerçevesine entegre etmeyi veya bu konuda özel girişimler geliştirmeyi içerebilir.
5. İklim Risklerini Şeffaf Bir Şekilde Paylaşın
Liderler, iklim değişikliğinin çalışanların sağlığı üzerindeki potansiyel etkilerini açıkça iletmelidir. Bu, hem geniş çapta hem de belirli risklere özgü şekilde olabilir. Örneğin, Pichai’nin Kaliforniya’daki yangınlar sırasında çalışanlara yönelik şeffaf ve empatik iletişimi, güçlü bir örnek teşkil eder.
Aynı zamanda, şirketlerin dış paydaşlarına yönelik raporlama pratiklerini geliştirmesi gerekmektedir. Örneğin, Magna gibi şirketler, sürdürülebilirlik raporlarında iklim değişikliğini ve çalışan sağlığını entegre bir şekilde ele alıyor. Bu tür raporlamalar, yalnızca yatırımcıları ve müşterileri cezbetmekle kalmaz, aynı zamanda yetenek çekme ve elde tutma konusunda da önemli faydalar sağlar.
Sonuç
İklim değişikliği ve çalışan sağlığını ele almak, günümüz liderleri için büyük bir fırsattır. Bu adımlar sadece bireysel çalışanların faydasına olmakla kalmaz; aynı zamanda kamu sağlığı sistemlerinin yükünü azaltır ve kurumsal mali performansı doğrudan destekler.
Ancak bu fırsatı değerlendirmek için cesur liderler gereklidir. Şirketler, çalışanlarının ve iş dünyasının sağlıklı bir geleceği için çözüm üretecek yaklaşımlar benimsemelidir.