Size de olur mu bilmem ama ben ne zaman bir mağazaya girsem niye hep müzik çalındığını merak etmişimdir. Gerçekten müzik benim alım isteğimi arttırıyor mu diye düşünürüm. Pazarlamada müzik ve müşteri arasındaki etkileşim satışlar üzerinde olumlu veya olumsuz bir sonuç doğuruyor mu diye de sorabiliriz. Eğer siz de bu konuda benim kadar şüpheye düşüyorsanız birlikte bakalım bu müziğin bizim üzerimizdeki etkisi neymiş.
Duyuların alışveriş üzerindeki etkisi yaygın bir şekilde bilinmekte. Özellikle görsel bakımdan hitap etme en çok önemsenen koşullardan biri. Ancak işin içine müzik girince, işitme de pazarlamacıların bakış açısından önemsenmesi gereken bir duyu haline geliyor. Biliyoruz ki, müziğin gizemli bir şekilde insanların psikolojisine yaptığı etki muazzam. Dolayısıyla pazarlaması yapılan her ürün için arka planda bir müzik de kaçınılmaz oluyor. Sadece mağazalarda rastlamıyoruz müziklere, reklamlarda da vazgeçilmezlerden biri. Hatta bazı reklamlarda direkt söz koymak yerine şarkı koyuyorlar. Buna en iyi örnek olarak Getir’in Oğuzhan Koç’u oynattığı reklamı verebiliriz. Size bu örneği verdiğimde aklınıza reklamdaki şarkı geliyorsa ve onu mırıldanabiliyorsanız aslında az çok müziğin kıymetini anlamaya başlıyorsunuz demektir. Belli melodilerle bağdaştırılan markaların akılda kalma oranı daha yüksek oluyor, yani bir nevi müzik akılda kalıcılığı arttırıyor. Ayrıca psikolojik etkileri de var, stresli olan müşterileri rahatlatıyor ve alışverişe odaklanmalarına yardımcı oluyor. Böyle genel bir etkisinin olmasının yanı sıra müziğin, türüne ve ritme göre de müşteriyi çekme için farklı işlevleri de var.
Müziğin akılda kalıcılığı
Öncelikle müziğin en yaygın kullanılma biçimlerinden biriyle başlayalım. Bu noktada müzik teriminin çok geniş bir yelpazeyi kapsadığını belirtmeliyim. Sadece şarkıları içermiyor, aynı zamanda kısa melodiler de pazarlamacıların kullandığı müzik türlerinin arasına giriyor. Buna örnek vermek gerekirse Paribu’nun reklamlarında kullandığı meşhur kendine has melodisini duymuşsunuzdur. Paribu dendiğinde akla gelen o tonlama aynı zamanda benzer bir ses duyduğumuzda da o markanın aklımıza gelmesini sağlıyor. Daha da önemlisi müziğin aklımıza takılma gibi bir huyu var. Bu sebeple sadece aklımıza gelmekle kalmıyor ama aynı zamanda aklımızda da kalıyor. Sürekli bir markanın melodisini mırıldanmanın o markanın tanınırlığına yönelik katkısını bir düşünsenize!
Müziğin standartları yükseltmesi
Genellikle şık bir restorana ya da pahalı bir mağazaya girdiğimizde etrafta coşkulu pop şarkıları yerine ağır klasik müzikler duyarız. Düşük bir ihtimal görünüşten anlaşılmasa bile müziği duyduğumuz an, otomatik olarak elit bir ortama girdiğimizi fark ederiz. Hatta ona göre konuşma tavrımız bile değişir, daha yavaş ve anlaşılır bir biçimde konuşmaya başlarız. Ama tavrımızdaki değişiklikler bu kadarla kalmaz. Aynı zamanda çevremizdeki ürünlere olan bakış açımız da değişir. Onların uçuk fiyatları gözümüze normal gelmeye başlar. Çünkü burası elit kesime hitap eden, kaliteli ürünlerin olduğu bir yermiş kanısı uyanır beynimizde. Dolayısıyla ederinden çok fazla eden bir nesneye o fiyatı vermeyi garipsemeyiz, hatta onu almak daha cazip gelir. Böylece zaten iyi karlarla satılan ürün daha da büyük karlar ederken biz de bir nevi buna razı olmuş oluruz. Bunun en büyük etkeni arka plana koydukları klasik ya da slow bir müzik. Çok düşük bir maliyeti olan bir yöntem olmasının yanı sıra psikolojik bakımdan da bayağı etkili olmaktadır. Öyle ki bir restoranda yapılan araştırmaya göre, klasik müzik çalındığı günler pahalı şaraplar müşteriler tarafından daha çok tercih edilmiştir.
Müziğin motive etmesi
Reklamlarda, sitelerde mağazalarda fark etmeksizin en çok kullanılan müzik pop müziktir. Bunun nedeni genellikle ortama neşe ve enerji katmasıdır. Müzikle ritim tutan müşterilerin alışverişleri daha keyifli geçer ve her iki taraf için de (müşteri ve satıcı) verimi arttırır. Üstelik mutluluğu arttırması müşteriler için sadece anlık etki yaratmaz bunun uzun süreli avantajları da vardır. Mesela “moralim bozulunca alışverişe çıkarım” sözü çok yaygın kullanılan bir ifadedir. Bunun nedenini düşününce aslında mağazalarda çalınan müziğin de büyük katkısını görürüz. Zaten insana sevdiği yeni bir şeyler almak iyi hissettirirken bunu bir de seni eğlendiren ve kafanı dağıtan müziklerle yapmak ayrı bir motivasyon kaynağı oluyor. Hayatındaki sorun her neyse bir süreliğine unutmana yardımcı oluyor.
Müziğin ilgi çekmesi
Bunun dışında pop müzikten farklı bir şekilde yararlanma yöntemi de var, o da müziği son ses çalmak. Bazı mağazalarda özellikle de ucuz ve kalite bakımından düşük şeylerin satıldığı mağazalarda son ses müzik duymak çok yaygın bir durum. Burada özellikle mağazalar hakkında yaptığım betimlemeye dikkat çekmek isterim, “ucuz ve kalite bakımından düşük şeylerin satıldığı mağazalar”. Dolayısıyla kendi satışlarını arttırmak için ürünlerinin özelliklerini kullanamazlar çünkü ürünleri tercih edilebilirlik bakımından geride kalıyor. Fakat ucuz fiyatlardan satış yapmaları onların pazarlama stratejilerinin merkezini oluşturabilir. Şimdi düşünüyorsunuzdur müzik bunun neresinde diye. Şöyle ki fiyatların ucuz ya da pahalı olduğunun müşterilerin fark etmesini istiyorsanız önce dikkatlerini çekmek lazım. Bunu ürünlerinle veya dekorunla yapamıyorsan geriye hangi yöntem kalıyor? Tabii ki son ses müzik çalmak. İnsanlar sesin nereden geldiğine istemsizce bakıyorlar ve baktıkları yerde de uygun fiyatlara satılan ürünler görüyorlarsa iş tamam demektir. Sonuçta bu işletmeler küçük ve kendi halinde işletmeler olduğu için işin reklam kısmına çok para harcayamıyorlar. Dolayısıyla sokaktan geçen insanların dikkatini çekmek uygulayabilecekleri en iyi yöntemlerden biri olarak gözüküyor.
Bir de kendi amaçlarına hizmet etmesi için müziğin saydığım bazı özelliklerini harmanlayarak kullanan işletmeler var. Bunlar arasında yüksek sesle verilen müzikten yararlanan bir diğer sektör olarak gece kulüplerini sayabiliriz. Ancak, İnsanlar gece kulüplerine giderken sadece bir şeyler içmek için gitmiyorlar aynı zamanda kafalarını dağıtmak için de gidiyorlar, aynı alışverişe çıkma sebeplerinde olduğu gibi. Sadece içki içmek için gidilen bir mekan olsa büyük ihtimalle bu kadar tercih edilmezdi. Sonuçta insanlar içki alıp evde de içebilirler. Bu sebeple gece kulüplerinin de kendilerini pazarlaması, insanlara içki içebilecekleri rahat bir ortam dışında bir de eğlenip dans edecekleri bir ortam sağlamak. Alışverişe çıkmanın verdiği rahatlama, eğlenme ve moral yükseltmeyi gece kulüplerine giderek de elde etmek mümkün oluyor böylece.
Sonuç olarak müzik birçok farklı amaçlarla pazarlamada kullanılıyor ve markalar bunun meyvesini fazlasıyla alıyor. İnsanların dikkatini çekmekten tutun onları neşelendirmeye ve hatta insanların akıllarına girmeye kadar geniş bir yelpazesi olan müzik kullanımı üstelik masraf bakımından gayet de kolaylık sağlıyor. Ama tabii ki her pazarlama yönteminde olduğu gibi bu yöntemde de yüzde yüz sonuç bekleyemeyiz. Ancak, işyerlerinin amacı olabildiğince müşteri çekmek olduğundan, sokaktan geçen dört beş kişinin dikkatini çekmek ya da mağazanıza girmiş birkaç kişiyi alışveriş yapmak isteyecek bir moda sokmak da büyük bir kazanç oluyor günün sonunda.
Kaynakça:
Kutlay. (2007). Müziğin bir pazarlama elementi olarak tüketici üzerinde duygusal, algısal ve davranışsal etkileri. İstanbul üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü müzikoloji anabilim dalı.