Dünyamızı “çevrimiçi” ve “çevrimdışı” olmak üzere ikiye bölen internetin gelişimine içinde bir çeşit alışverişin bulunduğu hiçbir sektör karşı koyamıyor. Kimilerinin hazırlıksız yakalandığı ve ayak uydurmakta zorlandığı bu yeni dünyada hayatta kalabilmek pek kolay değil. “Ben alışık olduğum düzende, reel dünyada başarılı olmak istiyorum” demekle de olmuyor. Adeta kendisine ayak uydurmaya zorluyor, tüm sistemi kendi üzerine çekiyor; iletişim, haberleşme, reklam, pazarlama ve satış. İnternetin tüm sistemi yönetmek üzere sunduğu bir mecra var, sosyal medya. Nimetlerinin farkına varan buradaki dili anlamaya çalışıyor, düşünüyor ve üretmeye koyuluyor. Doğru taktiklerle atılan adımların getirisi fazla oluyor. Hele bir de pazarlama temeliniz kuvvetliyse, gelişine vurduğunuz her top potaya giriyor.
Etkili sosyal medya kullanımının kitap satışlarına etkisi…
Son yıllarda sosyal medyanın etkili bir şekilde kullanılmasının bir çok sektöre olan maddi getirileri kitap sektöründe de aynı ivmeyi yakalıyor. Fenomen sosyal medya kanallarında yapılan entegre pazarlama iletişimi doğrudan kitap satışlarına etki ediyor. Bu etki, yazarları online ortamda kendilerini daha çok göstermeleri için hiçbir zaman olmadığı kadar zorluyor. Fakat her ünlü yazarın sosyal mecralarda milyonlarca takipçisi yok. Simyacı‘nın Brezilyalı yazarı Paulo Coelho bir istisna gibi duruyor. Facebook’ta 28, Twitter’da 11 milyon takipçisi var. Coelho, sosyal medyada Stephen King, Dan Brown, ve James Patterson gibi yazarlardan 10 kat fazla takipçiye sahip. Buradan şunu anlıyoruz: çevrimdışı dünyada ünlü olmak çevrimiçinde de ünlü olmak anlamına gelmiyor.
Coelho’nun dijital başarısı: “Aldatmak” 8 ülke ve Amazon.com’da best-seller!
Coelho’nun başarısı internete ayak uydurmakta zorlanmamasından geliyor. Bir çok yazarın sosyal medya hesapları birlikte çalıştığı ajanslar tarafından yönetiliyor. Sanki bunu yapmak görevlerinin bir parçasıymış gibi, kimi zaman istemeyerek. Fakat Coelho için öyle değil. O, iletişim becelerinin karşılığını nakde çevirmeye başlamış bile. Twitter ve Facebook şimdi olduğu kadar yaygın kullanılmıyorken Coelho, okuyucularıyla iletişime geçmek için Myspace ve Youtube‘u kullanıyormuş. Yani dijital ortamdaki başarısı bir tesadüf değil, değişimi erken yakalamış ve şuan son derece profesyonel bir şekilde kullanıyor. Yazarın Facebook, Twitter dışında blog, Instagram, Pinterest hatta, Rusya ve Çin’de yaygın olarak kullanılan sosyal medya mecralarında da hesapları var. Okuyucularıyla her gün iletişime geçiyor, özelden mesajlaşıyor, sorularına cevap veriyor, kitapları, özel hayatı ve çocukluk yıllarıyla ilgili tweetler atıyor, aforizmalar paylaşıyor (bkz: aforizma.nedir.com). Coelho, sosyal medyadaki en büyük yükselişi son romanı “Aldatmak” ile yakaladı (2014). Eleştirmenler tarafından bir fenomen olarak değerlendirilen “Simyacı”ya rağmen, “Aldatmak” eleştirmenler tarafından olumsuz yorumlar aldı; bu kitapta yazarın alışılan tarzının dışına çıktığını ve hayal kırıklığı yarattığını yazıp çizdiler. Fakat Coelho, kitabın yayımlandığı tarihten itibaren sosyal medyadaki çabaları sayesinde Twitter‘da ki takipçi sayısını üçe katladı. Kitap, yazarın dijitalde uyguladığı başarılı pazarlama iletişimi sayesinde 8 ülkede ve Amazon.com’da best-seller oldu.
Yazarın kendisine bu başarıyı kazandıran dijital pazarlama taktiklerine bakalım…
Coelho, kitabı satın alan okuyucularının kitapla bir selfie çekilip kendisine göndermelerini istiyor. Gelen fotoğrafları kendi Facebook ve Twitter adreslerinde paylaşıyor. Bir süre sonra Coelho’ya farklı ülkelerde farklı dillere çevrilmiş olan kitabının resimleri yağmaya başlıyor. Kitabı alan hemen bir selfie çekip gönderiyor. Coelho kitapla ilgili sosyal medyada hergün birşeyler paylaşıyor ve en önemlisi kitabın satışını arttırmak için Amazon.com’da ki satın alma sayfasının linkini de tıklanması için gönderilerinin altına koyuyor. Böylelikle ilgili okuyucuları doğrudan satın almaya yönlendirmiş oluyor.
Instagram’da
#aldatmak etiketiyle gönderilen 9.263,
#adultery etiketiyle gönderilen 29.857,
#adulterio etiketiyle gönderilen 779.560
fotoğraf bulunuyor.
(Bu hashtaglerdeki tüm fotoğraflar kitapla ilgili değil, kitapla ilgili açılan #adulteriopaulocoelho (783 gönderi), #adulteriocherry (289 gönderi) gibi açılan ufak çaplı hastagler de var).
Coelho, okuyucularıyla kurduğu interaktif bağı çeşitli taktiklerle de kuvvetlendirmeye çalışıyor. Örneğin, “Aldatmak” kitabını annesine doğum günü hediyesi olarak alıp paylaşan bir okuyucunun gönderdiği fotoğrafın altına “Happy birthday to your mom” şeklinde bir yorum yapmış. Yazarın takipçileriyle arasındaki bağı kuvvetlendirmek için kullandığı dil de okuyucularının ona olan sevgi ve ilgisini arttırıyor. Hayranı olduğunuz bir yazar “Bugün kiliseye gittim ve hem siz hem de kendim için dua ettim” dese mutlu olmazmıydınız? Coelho bunu yapıyor, okuyucularının hayatlarına ve duygularına dokunuyor. Yazar-okuyucu ilişkisini kuvvetlendirmek üzere Coelho’nun yaptığı bir diğer çalışma ise oldukça zekice, okuyucularıyla kendi blog hesabından bir yazı paylaşıyor, onlara “Aldatmak” kitabında anlatılan konu gibi özel hayatlarıyla ilgili çıkmazda oldukları bir hikayeleri olup olmadığını soruyor. Kendisiyle hikayesini paylaşan kişilerin yaşadıklarından kitaplarında faydalanabileceğini söylüyor. Kişilerin isimlerini asla açıklamayacağını garanti ediyor ve sadece bir gün içinde konuyla ilgili 1000’den fazla e-mail alıyor.
Yazar kitap satışlarını arttırmak için sosyal medyayı etkin kullanmasının yanı sıra ülke ülke gezip imza günleri de yapıyor fakat yılda birkaç kez gerçekleşen imza günlerine gittiğinde günde maksimum 100 okuyucunun kitabını imzalayıp resim çekilebildiğini söyleyen yazar, “Online üzerinden günde sadece 30 kişiye güzel bir kaç kelime yazsam, yılda 10 bin kişiye ulaşmış oluyorum” diyor. Kısacası bir yazar için imza günleri gibi etkinlikler düzenlemek mi yoksa online etkileşim ile okuyuculara ulaşmak mı daha faydalı diye ufak bir karşılaştırma yaptığımızda geleneksel taktiklerin online’a gore çok daha fazla zaman aldığını ve onun kadar etkili olmadığını görüyoruz. Ayrıca etkinlik düzenlemek maddi açıdan da online etkileşim ile karşılaştırılamayacak kadar külfetli. Halbuki tek bir tıkla milyonlarca kişiye ücretsiz ulaşabileceğiniz platformlar var. Bir çok fan için hayranı oldukları yazarın attığı tweet basılmış bir romandan daha kıymetli. Coelho, daha fazla okuyucu kazanabilmek için paylaşım trafiğinin yoğun olduğu saatlerde paylaşım yapmaya bile dikkat ediyor. Yazar sosyal medyada yürüttüğü kampanyalar sayesinde ilk 6 ayda Facebook hesabı üzerinden 4.1 milyon beğeni aldı. Coelho’nun iletişim danışmanlığını yapan Monica Antunes Agent‘ın söylediğine göre Coelho, kitabın ilk bölümünü online’da paylaştıktan sonra 12 saatte 200 bin kez görüntülendi.
Türk okuyucular Coelho’yu genelde Simyacı (The Alchemist) ve Elif (Aleph) kitaplarıyla tanıyorlar. Coelho’nun “Elif” isimli kitabı Portekizce’den sonra ilk olarak Türkçe’ye çevrilmiş. Coelho, bu kitap için de bir sosyal medya kampanyası başlatmıştı, Facebook sayfasından bir video yarışması düzenledi. Yarışmayı Raif Kurt isminde bir Türk kazandı (bkz: www.youtube.com).
Kaynak: www.wsj.com